ANASAYFA
Makale Mehmet Ballı Yazıları

Kader mi Desek Keder mi Bilemedik!


Bugün Numune Hastanesindeyim, sabahın erken saatleri…
Randevu doktorumun kapısında sıramı beklerken önümden tekerlekli sandalyede yaşlı bir çift geçiyor; adamcağızın omuzları çökmüş, saçları kemale ermiş, alnı kırış kırış, başı öne eğik ancak arada bir etrafa bakışları tedirgin…
Arkasından ağır adımlarla eşi sandalyesini sürüyor, ayaklarından tutun ayakkabılarına, bakışlarından tutun da başındaki yazmasına ve dahi bakışlarına yansımış tüm bedeniyle yorgun…
Yanımdaki benim gibi orta yaşlarda bir bayan dayanamayıp, bu manzarayı görenlerin düşüncesine tercüman olurcasına duyabileceğimiz bir ses tonuyla mırıldanıyor; “Yazık, demek ki kimseleri yok, çocukları da…”
Yaşlı çiftin belli ki yürekleri buruktu… Ancak en az onlar kadar etraftan onlara bakanların düşünceleri de…   
Bir filmden sahne gibi geçip gittiler önümüzden, bir koridordan diğerine savrularak, muayene odasını sora sora…
Arkalarından ben de baka kaldım, gözlerimi içime akıtarak…
Çünkü geçenlerde vefat eden rahmetli annemin bir anısı gözümün önüne geldi. Geçen yazdı, Şenköy’de bahçemizde harıl harıl güneş altında çalışırken çocukluğum aklıma geldi de Ankara’daki annemi cep telefonuyla arayıp geçmişi yâd etmek istedim.  Kısa bir hal hatırdan sonra, anacığım “Oğul, bağ bahçe işleri zordur, sen de çok genç sayılmazsın, kalp rahatsızlığında var zaten, kendini fazla yorma…” dedikten sonra eklemişti; “Oğul, çocukların büyüdüler artık, işin bir ucundan tutmuyorlar mı!..”  Ben se cevaben “Ah anacığım, ben tek başımayım köyde…” dedikten sonra uzunca yarenlik etmiştik. Mevla gani gani rahmet eylesin.
Diyeceğim o ki, bu günde aynı hüzün devam ediyor; çocuklarımız doğdu, büyüdü ve uçup gittiler yuvadan bir kuş gibi. Ancak biz kuş muyuz bilemedim…
Evet, şimdi hastane ile ilgili soracaklarımız oluyor, kafamıza takılan bir şeyi danışacağımız oluyor, elimizdeki bir şeyi paylaşacağımız oluyor hatta bazen çöktüğümüz koltukta bir bardak su isteyecek bir evlat arıyoruz, ancak ne sesimiz ulaşıyor onlara, ne düşüncemiz malum… Herkes kendi hayatını yaşıyor, keder mi desek kader mi bilemedik… yazarmehmetballi@gmail.com