ANASAYFA
ETKİNLİK Halk Edebiyatı Dergisi Söyleşileri 21. Abbara Kahve


Halk Edebiyatı Dergisi Söyleşileri 30 EYLÜL 2018

Aslında bu bizim Öykü'müz…
İlk Orhan Kemal İlk Halk Kütüphanesi’nde başlayıp Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi ve Birlik Vakfı Sultanahmet Şubesi’nde devam ettirdiğimiz ‘Halk Edebiyatı Dergisi Söyleşilerimiz,  artık Üsküdar Abbara Kahve’de kalıcı hale geldi. ‘Halk Edebiyatı Dergisi Söyleşileri’miz, yeni konu ve konuklarıyla her geçen gün okurların ilgisini de artırarak devam ediyor.
26.sayısına ulaşan Halk Edebiyatı Dergisi’nin vefakâr ekibi olarak, dergimiz yazarlarını ve okurlarını diri tutmak amacıyla, tıpkı yüz yıl öncesinde Namık Kemal ve arkadaşlarının gerçekleştirdiği ‘Encümen-i Şuara Topluluğu’ şairler ve sanatçıların edebiyat sohbetlerinin bir benzerini; Halk Edebiyatı Dergisi ekibi (Şenol Tombaş, Mehmet Ballı, Filiz Çırpıcı, Faruk Yılmazer, Mustafa Aydın, Ali Kamer, Musab Doğan, Selamet Darğın…) olarak bizler de yapmaya çalışıyoruz.
Toplumu ayakta tutan değerlerin başında Kültür Sanat ve Edebiyat geliyor. Bu nedenle yatığımız nitelikli programlarla geleceğin inşasına emek harcıyoruz...

Okulların kapandığı, insanların tatile çıktığı, üç aylık yaz döneminden sonra, Üsküdar Abbara Kahve'de bu hafta Halk Edebiyatı Dergisi Söyleşilerinin 21. si gerçekleştirdik. Programa Halk Edebiyatı Dergisi okurları, Yazarlık Atölyesi öğrencileri ile birçok dinleyici katıldı.
Programın Konusu: Yazarlık Atölyeleri, Programın Konuşmacısı: Yazar Şenol Tombaş, Programın Moderatörü: Yazar Mehmet Ballı idi.
Program planlandığı gibi; 30 Eylül Pazar akşamı saat:19.00 da başladı.
İleride bir ‘Sivil Kültür Merkezi’ olmaya namzet Abbara Kahve’nin kitap kokulu salonlarından birinde sarı, yeşil mavi rengindeki masa ve sandalyelerine oturmuş edebiyat severler, ince belli cam bardaklarda ikram edilen çayların yürek ısıtan sıcaklığında program başladı.

Yazar Mehmet Ballı, şiirsel bir konuşma ile programı açtı:

Yaz bitti,
Tatil bitti
Ama enerjimiz bitmedi

Güz geldi,
Hüzün geldi
Ama neşemiz gitmedi

Ömür tükendi
Günler tükendi
Ama söz tükenmedi
...

- Bu gök kubbenin altında daha konuşacak çok sözümüz var…
- Hayat kaldığı yerden tüm ihtişamıyla devam ediyor.
- Dolayısıyla üç ay gibi kısa bir aranın ardından yine bir aradayız.
- Halk Edebiyatı Dergisi ekibi olarak söyleşi ve etkinliklerimize kaldığımız yerden devam ediyoruz.
- Bugünkü programımız ‘Yazarlık Atölyeleri’ hakkında olacak.
- Türkiye’de Yazarlık Atölyelerini ilk İstanbul Belediyesi İSMEK kursları ile başlattı.
- Birçok yazar adayı arkadaşımızın buradan yetişip, pişerek geldiği ve adeta bir okul niteliğindeki bu edebiyat kursları hakkında bugün birçok şey öğreneceğiz konunun ustasından…

Bendenizi tanıyorsunuz, Halk Edebiyatı Dergisi emektarlarındanız, Dergimizin tasarımından yayımına kadar birçok süreçte alın teri döküyoruz. Aynı zamanda: Tarihi Roman üzerine çalışıyorum. Yine bu mekânda, bundan bir önceki programda yeni çıkan kitabımız, RABARBA Küçürek Hikaye kitabı üzerine söyleşi yapmıştık.

Bugünkü konuğumuz:
Hemen hemen hepinizin yakından tanıdığı, Halk Edebiyatı Dergisi'nin Genel Yayın Yönetmeni ve aynı zamanda Halk Edebiyatı Dergisi Yayınları’nın da imtiyaz sahibi, edebiyat camiası içerisinden yetişmiş birisi; Yazar Şenol TOMBAŞ.
Usuldendir ben Şenol Bey’in kısa özgeçmişini aktarmak istiyorum sizlere:
Radyo ve TV bölümü mezunu,
Birçok radyo ve TV de program yapmış,
Birçok Derginin Mutfağında çalışmış,
Birçok Yayınevinde Editörlük yapmış,
Birçok Kütüphane ve Derneklerde Yazarlık Atölyesi çalışması yapmış,
Sonunda kendi Dergisini ve Yayınevini kurmuş genç müteşebbis ve dinamik bir edebiyatçı.
İyi hikâye yazan, şiirin ne olduğunu bilen ve 9 kitapla edebi eser veren güçlü bir yazarımız.
Yeni şeyler üreterek geleceğe mektuplar bırakan azimli gayretli bir yazar.
Dolayısıyla, bu gayreti sizlere ve bizlere de yansıdığı için bugün 21. sini yaptığımız bu güzel edebiyat sohbetleri ile bu tür programlarla bizleri etrafında toplayarak bir ekip ruhu içerisinde olmamızı, kaynaşmamızı sağlayan Güzel İnsan.
Sizlerde öylesiniz ki, birer edebiyat gönüllüleri olarak kıymetli zamanınızdan vakit ayırarak geldiniz şevkle buradasınız.
Bu vesile ile istedik ki; bugün Şenol Beyin tecrübelerinden faydalanalım.
Biliyorsunuz Şenol Bey 5 seneye yakın zamandır İSMEK'te Yazarlık Atölyesi hocalığı yapıyor.
Bu kadar uzun süre burada kalmak kolay değil. Zira bilgi, birikim, tecrübe, sabır gerektiriyor.
Kendisine bu başarısından dolayı kutluyor ve Şenol Beye hoş geldiniz, diyorum" dedikten sonra Yazar Şenol Tombaş'ı takdim etti.

Yazar Şenol Bey dinleyicileri sıcak bir selamlamanın ardından sözü Moderatöre bıraktı.

Moderatör Mehmet Ballı, aşağıdaki şu soruları sırası ile sordu:
“Yazarlık Atölyesi ne demek, yani nasıl bir ihtiyaçtan ortaya çıktı?
Yazarlık Atölyeleri rağbet görüyor mu, çoğunlukta kimler geliyor?
Yazarlık Atölyelerine bazı eleştiriler yapılıyor, ‘Yazarlık bir yetenek işidir yazarlığın okulu mu olur? Atölye ne demek… gibi’ Bu eleştirileri nasıl buluyorsunuz?
İSMEK dışında Yazarlık Atölyelerinin farklı adlarda özel kurslar da var, ‘Yaratıcı Yazarlık’ gibi, bunu nasıl aralarında fark var mıdır?
Yazarlık Atölyesini bitirenler ne gibi kazanımlar elde ediyor?
Yazarlık Atölyesine her giden, bitiren yazar mı oluyor?”
Diye sorulan sorulara Yazar Şenol Tombaş, özetle şöyle cevap verdi:

“Sanatla hiçbir zaman milyonlar ilgilenmemiş maalesef. Necip Fazıl’ın dediği gibi, ‘Millet gol diye bağıracağına ol diye bağırsaydı memleket düzelirdi’ diye söylediği gibi, belki sanatı güzel kılan, ayrıcalıklı yapan da budur. Günümüz insanının daha çok sanata ihtiyacı var. Çünkü sanat insanın manevi ihtiyacını karşılar, sanat insanların maddi ihtiyaçlarını karşılar. Ohalde çağımız insanının dehşet bir şekilde sanata ihtiyacı vardır; ruhunu inceltmesi için ve toplumun kendini tanıyabilmesi için. Zaten Freud'da bunu söyler, 'Sanat temel ihtiyaçtır, her kişi aslında sanata biraz yatkındır...' Dolayısıyla günümüzde artık yazarak terapi atölyeleri var aynı zamanda. ‘İlim ilim bilmektir ilim kendini bilmektir’ sözünden yola çıkarsak, yazmak aynı zamanda bir arınmak, hayattan başaramadıklarını başarmak, hayatta intikam almaktır…
Yazarlık Atölyeleri de bu ihtiyaçtan doğmuştur. Günümüz modern dünyasında da, tıpkı geleneksel değerlerde olduğu gibi Yazarlık Atölyelerinin birer Usta-Çırak ilişkisi içerisinde sürmektedir. 'Yaratıcı Yazarlık Okulu' vb. adlar altında birçok özel kurslarında açıldığını görüyoruz.  Kendinize istediklerinize anlatamamanın sancısını çekenlerin, içinizde, sizi, size ve başkalarına anlatabilecek bir ‘yaratıcı’nın gizlendiğini ve bu anlatma ihtiyacının ortaya çıktığını; insanların okumayı sevdiği için dolaylı olarak yazmaya da romantik bir ilgi duyduğunu, yazma serüveninde daha disiplinli bir süreç yaşama başladığını, yazılanların üzerinden yapılan tartışmaları zihin açıcı ve cesaret verici olduğunu görmekte, yazar olmak için formüle edilmiş kalıplar aramakta, öncelikle okurun edebiyatla aktif bir ilişki kurmasını mümkün kılar bu yazarlık Atölyeleri. Bu Yazarlık Kurslarında, edebiyatın kuralına göre yazmak, iyi ve nitelikli yazı yazmak, yazıları tekniğinde yazmak, usta yazarla çalışmak, ustaları tanımak, en önemlisi de nitelikli okur olmak için tercih ediliyor.”

Programın ikinci bölümünde dinleyiciler ile Soru-Cevap kısmına geçilerek yarım saat boyunca dinleyicilerin merak ettikleri konular üzerinde tartışıldı.

Son bölümde ise, program katılan şairlerlerimizden; Filiz Çırpıcı, Mustafa Aydın, Fatma Soyer, Seher Doğan Nursel Yeşilyurt başta olmak üzere diğer katılımcılar da kendi şiirlerini okudular...

Programın sürprizi ise, bu yazımıza başlık konusu olan, Şenol Bey’in dünyalar güzeli kızı (Maşallah) Öykü bebekti, en küçük misafirimiz…
Coşkulu bir ortamda başlayan program yine samimi bir vedalaşma, katılımcılara teşekkür ve fotoğraf çekimleri ile bir sonraki söyleşi programda buluşma temennisiyle saat:08.45 de sona erdi.