ANASAYFA
ARAŞTIRMA Makale
Bazlambaç Tarihi ve Bazlamaç Medresesi

Bazlambaç; Yozgat İli, Çekerek İlçesi’ne bağlı, bu ilçeye 15 km mesafede; Ankara-Samsun otoyolu ve Alaca-Zile ilçeleri geçiş güzergâhında, içinden Çekerek Irmağı'nın geçtiği meşhur Kümbet Ovası'nın eteğine kurulmuş şirin bir beldedir.

Bazlambaç’ın Tarihi
Yapmış olduğumuz yazılı ve sözlü tarih çalışmalarına göre;
Tarih boyunca uygarlıkların deniz ya da ırmak boyunda yerleşerek şehirleştikleri bilinmektedir.
Çekerek Irmağı'nın beslediği Kümbet Ovası'da, hem siyasi hem de coğrafi konumu nedeniyle stratejik geçiş güzergahında olduğu için birçok uygarlığın yerleşim yeri olmuştur.
"Sırası ile bu bölgede: M.Ö. 1200’lere kadar Hititler yaşamıştır. Ardından uzun bir süre Frigler ve Persler M.S.395 ‘e kadar hüküm sürmüşlerdir. Sonrasında Bizans’ın toprakları olmuştur.
1095’te Selçuklu Sultanı Melik Şah’ın şimdiki Tokat Niksar’ı başkent yapmasıyla bu bölge artık Türk hâkimiyetine girmiştir.
Sonraki tarihlerde ise sırasıyla Danişmendoğulları, Moğol istilası ve İlhanlı Devleti'nin ardından, 1352 yılında Sivas merkezli Kadı Burhanettin’ in kurduğu devletin egemenliği hüküm sürmüştür. Osman Beyin 1398’de Sivas’ı almasından Cumhuriyet dönemine kadar Osmanlı İmparatorluğu hakimiyetinde kalmıştır."

Elde edilen verilere göre; 'Osmanlı devletinin ilk tahrir defterlerinde yer alan “Nahiye-i Kızıl Künbed” (Aydıncık) adının Danişmendli veya Selçuklu devirlerinden itibaren söylenegeldiğini düşünmek yerinde olacaktır. Çünkü Osmanlı Devleti idari adlandırmalarda kendisinden öncekini devam ettirmiştir.'

Dolayısıyla Bazlambaç ve bu bölgede yaşayan halk, hep yukarıdaki kronolojik tarihi sıralamada yer alan Tokat ve Yozgat eksenli idarecilerin egemenliğinde kalmıştır.
Yukarıdaki tarihi bilgilere ulaşmadaki ana kaynak, “Çorum Ortaköy 2006-2007 kazı çalışmalarında çıkan Kümbet Ovası'da dahil bölgeye ait tarihi kalıntıların incelenmesiyle ortaya çıkmıştır.
Çevrede bulunan ören yerleri ve kalıntılara bakıldığında, Bazlambaç'ın güney doğusunda, yaklaşık 56 Km. uzaklıkta bulunan Güllüderesi, Yatırkavak, Gocalan denilen bölgelerinin çok eskiden yerleşim yeri olarak kullanıldığı buluntulardan anlaşılmaktadır. Goçalan ve Güllü Deresi bugün yayla olarak hâlâ kullanılmaktadır. Buralardaki mezarlardan ve örenlerden yapma taşlar, şişe ve madeni paralar bulunmuştur.
Güllü Deresi mevkiinde bulunan ok başlıkları, mermer sütunlar, çanak ve çömlekler yukarıdaki tarihi geçmişini doğrular niteliktedir.
Yine kasabanın kuzey doğusunda 2 km. uzaklıktaki yüksekçe bir tepeye Kilise Mevkii adı verilmektedir ve burada da Bizans döneminden kaldığı tahmin edilen Kilise mabedinin kalıntıları bulunmaktadır. Adı geçen bu yerde mermer başlıklar ve taş sütunlar bulunmuştur. Kilise mevkiinin biraz kuzey batısında Arımın Başı denilen yerde tarihi mezarlar bulunmuştur. Burada bulunan mezarlıklardan zaman zaman çeşitli madeni ev eşyaları, çanak çömlekler, kesme taşlar, vazolar ve sikke paralar çıkmaktadır.
Bazlambaç’ın batısında bulunan bir başka yer Kiremitlik mevkiidir. Yukarıda zikredilen buluntuların bir benzeri de burada bulunmuştur.
Yine Kasaba sınırları içerisinde; Savaş mevkii denilen yerle, Çukur'un Başı, Torluk Tepesi ve Gavur Mezarı denilen yerlerde çok eski yerleşim yerleri olduğu çıkan çanak-çömlek kalıntılarından anlaşılmaktadır.”
Bazlambaç'ın Çekerek Irmağı ve Zile-Alaca ticaret yolu üzerinde olması buranın önemli merkez olduğunu göstermektedir. Şimdilerde ise İpek yolu olarak adlandırılan Ankara'yı Samsun'a bağlayan büyük oto yolun yapılmasıyla, yine bu yola yakın Eski Bazlamaç mevkiinde bulunan mermer yatakları ve işletmeciliği ile Bazlambaç'ın önemi daha da artmıştır.
Osmanlı döneminden kalma bir kalıntı ise, kasaba içerisinde bulunan "Medrese" ören yeridir. Buradaki Medrese, zamanının çevredeki en büyük medresesi olup 300-350 talebe eğitimine cevap verdiği bilinmektedir. Yetişen talebeler (Molla) mezun hoca olarak ülkenin dörtbir yanına dağıldığı İl arşivlerinde mevcuttur.

Bazlambaç’a yerleşme:
Akademik araştırmalara göre; 'Kümbet ovası böşgesindeki yerleşim alanları ilk Türk köyleri olarak Anadolu’nun Türkleşme sürecinde Danişmendlilerin öncülük ettiği Çepni Türkmenleri tarafından iskan olunduğu bilinmektedir.'
Sözlü tarih çalışmamıza göre ise ilk Bazlambaçlılar, Erzurum üzerinden gelen üç Türkmen ailesi, Kümbet Ovası'nın tepesine, Çekerek Irmağı’nın yamacındaki Boz Tepe’nin eteğine konarak ilk yerleşik hayata burada başlayıp adını da Bozyamaç koymuşlardır. İçme suyunu ise bir kaç yüz metre uzaklıktan temin etmişlerdir. Dağın eteğindeki eşmelerden omuzlarında helkilerle suyun taşınır olması, zamanla sorun olmaya başlar ve bir süre sonra su taşıyan kadınların yolları sıklıkla eşkıyalarca kesilmesi üzerine, Bozyamaçlılar suyun başına taşınma karar almışlardır. Bir süre sonra da ahali tası, tabağı topladığı gibi bugünkü Yenisu’yun başına taşınarak köy oluvermişlerdir.
Köylerinin adını da has göçebe ekmekleri olan bazlama'ya bir harf (ç) ekleyerek Bazlamaç deyivermişler...
Bazlama; yuvarlak göçebe ekmeğidir. Mayalı hamurun yuvarlak ve kalın yufka şeklinde açılarak, sac üzerinde pişirilip üzerine tereyağı sürülerek lezzetlendirilen ekmektir. Bu güzel Bazlama'nın, bişi (sade), kete (içi şekerli, çökelekli), gilik (soğanlı,sebzeli), gatmer (ince yağlı) çeşitleri de vardır.

1968 yılında zamanın devlet yetkililerince, bu defa Bazlamaç köy adının ortasına bir harf (b) daha ilave edilerek, Bazlambaç Kasabası adı verilmiştir. Böylece; Bozyamaç'tan Bazlamaç'a, ondan da Bazlambaç'a evirilerek son halini almıştır. Bazlambaç halkının, yöresel ağızını bir lehçe gibi sürekli güncelleyerek kültürünü de nasıl geliştirdiğinin bir örneğidir aslında.

Erzurum üzerinden gelip yerleşen bu üç aile/sülale ve bunlara sonra ki yıllarda ilave olan göçmenlerle birlikte dört sülaleden süregelmiştir. (Aşağıdaki soyadı çalışması Bazlambaçlıların tamamını yansıtmayıp, bazıları alınmıştır. Geniş bilgi Kitap çalışmasında yer alacaktır.)

1-FEDDAHLAR: Şafaklar, Yiğinler... (Yiğin, Şafak, Kestek, Teke, Ballı, Ebil, Bostancı, Tönge, Canıbek, Çakır, Kırık, Silik...)
2-KONGIRALAR: Ekşiler, Akışlar, (Ekşi, Akış, Kargın, Öksüz, Karataş, Karakaş, Varlık, Demir, Çolak, Tufan, Telli, Köse...)
3-SIDDIKLAR: Türkmenler, Tuzlular... (Türkmen, Tuzlu, Cızmaz, Satılmış, Damla, Ateş, Sinmez, Bilgi...)
4-GÖÇMERNLER: Deliveller, Karakurtler, Kaynaklar, İbiler... (Akış, Yıldız, Yörük, Kayış, Ayrancı, Güleç, Hayta...)
Bazlambaç Beldesi en son nüfus sayımı olan 22 Ekim 2000 yılında 2522 kişi nüfusa sahip iken, beldeden dışarıya yapılan göç ve ölüm olayları yüzünden sayı gittikçe düşmüştür. 2012 yılında, yeniden düzenlenen 'Köy Kanunu' ile nüfus 2000'in altına düştüğü için Bazlambaç Kasaba'lıktan Belde'ye düşürülmüştür. Yani bir zamanlar Belediyesi, Hastanesi, Postanesi, dört katlı Ortaokulu... varken, iki muhtarlıktan tek muhtarlığa düşerek adeta bir köy konumuna dönüştürülmüştür.

Bazlamaç Medresesi

Bazlambaç'ta yaşı 80'ın üzerinde olan; Ali Hoca (Tufan), Hatice Ballı (Noman Hocanın hanımı), Mustafa Yörük (Eski Muhtar), Mustafa Hoca (Hatiboğlu) ve Hüseyin Yiğin ile yaptığımız sözlü tarih çalışmasına göre; Bazlambaç’ta bir Medrese bulunmakta idi. Adının Bazlamaç Medrese olup kesin kuruluş tarihi belli olmamakla birlikte,  kurucusunun ve ilk Baş Müderrisinin  Bekir Hoca Efendi olduğu ve bu nedenle Medresenin 19. Yüzyılda yapıldığı tahmin edilmektedir. Bazlamaç Medresesi Cumhuriyetin ilanı ve Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile 1925 li yıllarda kapatıldığı bilinmektedir.
Bazlamaç Medresesi, kuruluşundan son kapanış tarihine kadar dünyanın dört bir tarafına ulema/molla yetiştirmesiyle nam salmıştır. Bu medresede okutulan dersler; Kur’an, Tecvit, Tefsir, Hadis, Fıkıh, Kelâm, Nahiv, Arapça… gibi dersler okutulur ve 300 ile 350 arasında talebesi mevcuttur. Bu medresenin bir başka özelliği de, müderrislerinin hazır cevap, nükteli ve derin bilgilere sahip olmalarıyla ünlüdürler. Bazlamaç Medresesi'nin yetiştirdiği ulema zinciri şu şekildedir:
Baş Müderrisler: İbrahim Hoca Efendi, Bekir Hoca Efendi, Mehmet Hoca Efendi, Çopraşıklı Hüseyin Hoca Efendi.
Müderrisler ise: Hasan Efendi, Kurt İmam Efendi, Arif Hoca Efendi, Memiş Hafız Hoca (Teyyare)
Bazlamaç Medresesi'nden yetişen son talebesi Hacı Noman Hoca Efendi (Ballı) olup 1990 yılında vefat etmiştir.

Bazlamaç Medresesi'nde tahsilini tamamlayan talebeler icazetnamelerini (diploma) Amasya Vilayetinde imtihana girerek alınırmış. Medresenin eğitim faaliyetleri bölgenin sosyal ve kültürel etkinliğinin yükselmesinde büyük önem arzetmiştir.
Yine edindiğimiz bilgilere göre;
Bazlambaç'ın geçmişinden gelen önemli şahsiyetler bulunmaktadır. O zamanlar Bazlamaç'ın ileri gelenlerinin başında mal-mülk zenginliği ile Hacımamllardan Ömer Efendi gelmektedir. Ömer Efendi hizmetli olarak yanında çalıştırdığı kırk ile elli kişiyle beraber varlıklı ve bölgede de hatırı sayılır bir kişidir. (Aslında bilinen gerçek Ağadır lakin bu köyde Medresenin etkisinden olsa gerek,’ Ağa’ değil ‘Efendi’ diye hitap edildiği için; Şanı Ömer Efendi’dir.) Devleti Aliye tarafından çevre köylerin ürününden vergi toplama görevi de Ömer Efendi’ye verilmiştir.
Tarihe not düşülen bir vakıa vardır ki şöyle gerçekleşmiştir:
Bazlamaç'a yakın Çayırözü Köyü'nde de Ömer Efendi adında bir başka hatırlı kişi vardır. Bazlamaçlı Ömer Efendi, Milli Mücadele'de saf değiştirerek Kuvva-yı Milliyeciler tarafını tutarken, Çayırözü Köyü'nden aynı isimli şahısta Çapanoğullarını tutar. Çayırözlü Ömer Efendi Çapanoğlu isyanına katılınca Kuvva-yı Milliye'ye şikâyet edilir. Şikâyet üzerine baskına gelen Milli Kuvvetler Ömer Ağa ile Ömer Efendiyi karıştırır ve Çayırözülü Ömer Efendi yerine yanlışlıkla Bazlamaç’lı Ömer Efendi'nin evini, konağı basarak yakıp yıkarlar!.. Tabi o sırada Ömer Efendi konakta yoktur. Köylünün ayağa kalkması üzerine durum sonradan anlaşılır ve Milli Kuvvetler Komutanı hatasını anlayınca Bazlamaç'tan ayrılıp, Çayırözlü Ömer Efendiyi tutuklarlar. Bazlamaçlı Ömer Efendi 1940'lı yıllara kadar yaşamıştır.

Bazlamaç Medresesi'nin Baş Müderrislerinden Bekir Hoca Efendi de ilginç simalardandır. Derin fıkhi bilgilere sahip olup pratik zekâsı nedeniyle "Hazır cevap hoca" diye tanınmıştır ve tüm tartışmaların tek galibi olmasıyla ünlü biridir. Anlatılan o ki, günlerden bir gün, köyün bey namazlarından biri Bekir Hoca Efendi’ye, ‘”Hoca Efendi, her gün beş defa yere yatıp yatıp kalkıyorsunuz, ya Allah (haşa) yoksa, bunlar boş işler!” demiş. Bekir Hoca Efendi ise hemen cevabı yapıştırmış, “Yoksa, biz beden hareketi yaptık sayarız, ya gerçekten O Allah var ise sizin işiniz nice olur?”

Bir diğer ünlü sima Baş Müderris Mehmet Efendi'dir. Kafkasya’dan getirilen Mehmet Efendi, Bazlamaç Medresesi'nde göreve başlar ve kısa zaman sonra da medresenin ikinci Baş Müderrisi olur. Baş Müderris Mehmet Efendi çok derin bilgiliye sahip ve zeki birisidir. Öyle ki, Sivas Vilayeti'nde yapılan geniş çaplı müderrisler arası bilgi yarışmasında Baş Müderris Mehmet Efendi birinci gelerek Çapanoğlu diyarında büyük takdir toplamıştır. Baş Müderris Mehmet Efendi, Bazlambaç'ın son uleması olan Hacı Noman Hoca Efendi'nin (Ballı) babasıdır.
Bazlamaç Medresisi'nin ilginç simalarından olan Baş Müderris İbrahim Hoca Efendi, Baş Müderris Bekir Hoca Efendi'nin de damadı olup disiplini ile nam salmıştır ve 1950 yılına kadar yaşamıştır.
Mehmet BALLI/Yazar Araştırmacı
Kaynak: Yazımıza katkı sağlayan tırnak içinde verdiğim "alıntılar" için teşekkür ederim.
Not 1 : Bazlambaç'ın geçmişine dair daha birçok bilgive hikayeler elimizde bulunmaktadır. Eğer bizim bilgi ve emeğimizi destekleyecek bir sponsor bulunması halinde, Bazlambaç'ın tarihi ve kültürünü yansıtıcı bir kitap basmayı da düşünmekteyim.
Not 2 : Bu bilgiler izinsiz veya kaynaksız kullanılamaz.

Bazlambaç Hakkında Yazarın Yorumu:

Netice itibarı ile, Bazlambaç'ın genel durumunu dünden bugüne yorumlamamız gerekirse:
İlk Bozyamaç olan köylerinin adını, Bazlama/Bazlamaç/Bazlambaç olarak sürekli güncellenerek günümüze kadar devam ede gelmiş olması, Bazlambaç halkının kültürel gelişimini göstermektedir.
Fakat Bazlambaç 2000 yılından sonra hızla kan kaybetmeye başlamıştır.
İki gür ormanın eteğinde, arazisinin içinden güldür güldür akan Çekerek Irmağı, verimli Kümbet Ovası'nda yer almasına rağmen, arazinin miras yolu ile sürekli bölünerek küçülmesine bağlı olarak; ekilen ürünlerin yapılan masrafı kurtarmadığı gerekçesiyle, geçim sıkıntısı yüzünden sürekli dışarı göç verir hale gelmiştir. Bu durum, Bazlambaç'ın kan kaybetmesine ilk sebep denilebilir. Kümbet ovasındaki araziler bugün bile hâlâ mahzunca boz otlaklara terkedilmiş vaziyettedir.
İkinci bir neden; Cumhuriyetin ilanı ile Bazlambaç Medresesi'nin kapatılması ve bu medresenin yerini alacak sosyal ve kültür bir eğitim yuvası, yurt vb. yeni bir proje geliştirilemeyişi nedeniyle bölge halkının Bazlambaç'a olan ilgisini azaltmıştır.

Ne yazık ki bugünkü kuşak tarafından Bazlambaç Medresine ahde vafa gösterilememiş; Belediyelikten düşmeden kısa bir süre önce medresenin yeri özel bir şahısa satılmış ve burayı alan kişide medrese arazisinin tuğlalarının üzerine ahır yaptırmıştır!..

Üçüncü bir sebep ise; 2012 yılında çıkartılan 'Köy Kanunu' gereği Kasaba'lıktan Belde'liğe düşürülmüş olmasıdır. Esas darbeyi de bu kanun vurmuştur. Daha 2012 yılında Bazlambaç'ta Hastanen, Postane, Ortaokul, gibi önemli devlet kurumları ve Belediyesiyle bölgesel hizmetler üretirken; bugün, tüm bu kurumlar kapatılmış, sadece bir muhtarlıkla yönetilen belde, köy konumuna düşürülmüştür.
Anadolu'nun tam göbeğinde yer alan ve adeta cennetten bir parça olan Bazlambaç'ta bugün, şehirden köyüne dönen bir kaç emekli memurla az sayıda vatandaşın yaşadığı yer haline gelmiştir. Gurbetteki Bazlambaçlılar emekli olur olmaz doğruca memleketinin yolunu tutmaktadır. Bu özelliği ile beldeye "emekliler kasabası" denmesini sağlamıştır. Lakin, hasretle köyüne dönen bu emekliler bile parasıyla alışveriş yapacak esnaf bulamamaktan mustariptir.
Üzüntü verici olan;
Petrole dayalı modern aletlerin tarıma girmesiyle tüm Anadolu halkı nasıl olumsuz yönde etkilendi ise, Bazlambaç'ın yeni nesilleri de Rençberlerlikle geçinemez hale gelmiştir. Ülke insanı ile aynı kaderi paylaşan Bazlambaç gençleri de yatağı yorganı yüklenerek gurbet yolunu tutmak zorunda kalmışlardır.
Buna karşı sevindirici olan gelişmelerde yok değildir;
Gurbete çıkan bu ilk nesil, bir taraftan zor şartlar altında bulabildiği işlerde azimle çalışırken, diğer taraftan da çocuklarını okutmayı ihmal etmemişlerdir. Dolayısıyla 2000 yılından sonra yetişen genç nesil, eğitimli ve kültürlüdür. Öyle ki, Yozgat ilinin eğitim seviyesi en yüksek, en çok memur ve emeklisi olan ve üniversite öğretim görevlisi, yazarı, siyasetçisi, doktoru, mühendisi ile çok sayıda yüksek tahsilli insanları yetişmiştir.
Ümitvariyiz ki;
Bir gün Anadolu’da topyekûn köye geri dönüşler başlarda, yetişmiş bu insan gücü sayesinde Bazlambaç'a katma değeri yüksek yatırımlar olursa, işte o bilindik Bazlambaç'ın ihtişamlı günlerine geri dönmemesi içten bile değildir. Yeter ki milli, manevi, örfi değerlerimizi koruyalım, 'hasetlik hastalığı'ndan kurtularak, birbirimizi sayalım ve sevelim. Memleketimize de yatırım yapıp ilgi ve alakadar olalım. Selam olsun bu şuuru içinde taşıyan memleket sevdalılarına…
Son olarak bir müjde verelim:
2020 Mart itibarıyla; 'BAZLAMBAÇ TARİHİ' ile İlgili Geniş ve Uzun Soluklu Bir Kitapçık Tarafımızca Hazırlanmış Olup Sponsor Bulunduğu Takdirde
yayımlanacaktır.
Mehmet BALLI/Yazar Araştırmacı
Not: Bu bilgiler izinsiz veya kaynaksız kullanılamaz.

Yazarın diğer araştırma yazılarını okumak için tıklayınız